28 Ekim 2010 Perşembe

Doğu Karadeniz / 2008 - 3.Kısım

Sabah kalktım hemen penceremi açıp mis gibi dağ havasını ve çam kokusunu içime çektim.




Aşağı inip güzelce kahvaltı ettikten sonra yayan olarak aşağı doğru bir yürüp etrafa baktım. Gerçekten burada TÜRKİYE nin her yerinden insanlar gelmiş keyiflerine keyif katıyorlar. Huzura eriyorlar.




Tekrar en tepeye çıkarak arabaya geri döndüm. Baktım belli saatlerde Transit minibüsler vızır vızır kavrun diye bir yaylaya gidiyorlar. Dedim bende bi gideyim. Vurdum kendimi yukarılara. Yol hemen toprak oldu ve heryerden de ufak ufak sular şelaleler akıyor kimi yerde sulardan geçiyorsun.



Akan şelalerden suyumu doldurup kana kana içtikten sonra yola devam ettim. Biraz gittikten sonra çok güzel bir düzlük çıktı karşıma. Burdada yerleşim var ama daha çok çadırcılar burayı mesken tutmuş. Bir kaçta çadır rest. tarzı yerler vardı.






Bir kaç fotoğraf çektikten sonra yola devam etmek istedim ama burdan sonra pek yola benzeyen bir şey göremedim. Toprak yol olmuş kayalık yol. Ama maşallah Transit münibüsler herhalde palet takmışlar son sürat bu yollarda gidiyordu. Bende girdim yola biraz gitmeye kalmadı kasisli olan bir yerde araba sıkıştı tampon saplandı toprağa. Neyse biraz uğraştıktan sonra kurtardım arabayı baktım kayalar da sivrilmeye başlıyor cesaret edemedim geri döndüm tekrar AYDER e. Siz siz olun üç beş verip Transitlerle gidin. Pişman oldum sonradan gitmediğime.





Tekrar aşağı indim. Sağı sola bakıp tekrar koyuldum yola. Yayla gümrük kapısını geçip Çamlıhemşin e doğru kıvrıla kıvrıla gitmeye başladım.


Çamlıhemşin çok küçük ve ilginç bir yer biraz durup buralarıda resimledikten sonra yoluma devam ettim.





Biraz gittikten sonra öğle yemeği için bir yer gördüm.(Osmanlı yöresel yemekler sofarısı) Baktım tur otobüsleride burada duruyor. Sonradan öğrendimeğe göre burası  bilenen meşhur bir yermiş. Hemen içeri dalıp  bi masa kaptım dere manzaralı.


Yemekleri söyledim ayrıca ilk yez yediğim laz böreğinden de söyledim. Bir çeşit muhallebili börek.
Rest. karşısında . 5-6 çocuk kendilerini ırmağa bırakıyorlardı. Ama içlerinden ötekilerine göre baya bir tosun çocuk yaklaşık yarım saat atlamak için bekledi durdu. Arkadaşları 10 kere atlatıp çıktı ama atlamaya cesaret edemedi. En sonunda rest. turist kafilesi yemeklerini bırakıp çocuğa gaz vermeye başladılar hadi aslanıp/kaplanım atlarsın diye. :)
En sonunda atlayınca büyük bir alkış tufanı koptu lokantadan.


Yemekten sonra hemen rest. aşağısına derenin kıyısına inip biraz ayaklarımı serinletip tarihi köprünün fotoğraflarını çektim.



Yediklerimi eritip tekrar yola koyuldum. Tekrar Karadeniz otoyoluna çıkarak gelirken pas geçtiğim Rize ye girdim. Uzan uğraşlar sonucu arabayı park edecek beleş yer bulduktan sonra kısıtlı zaman içersinde şehri bir gezdim.





Keşif işleminden sonra meşhur olan RİZE ÇAYKUR BOTANİK BAHÇESİ ve Fabrikasını gezmek için arabayla  dik dik yokuşları çıkarak vardım. Güç bela sıkışık otoparka aracı park ettim. Burada çeşit çeşit ağaçlar bitkiler var üstünede isimlerini yazmışlar ayrıca kocaman çay bahçesi mevcut herkez lıkır lıkır harika RİZE çaylarından götürüyor. Demlik demlik gidiyor mübarek. Eee kaynağı bulmuşsun yumul çaya.




Çay faslından sonra hakim olan tepeden bir kaç RİZE fotoğrafı çektim.



Daha sonra girişte bulanan çay satış büfesinden hediyelik çaylar aldım. Fiyat olarak pek bir farkı yok ama normalde bulamayacağınız değişik türde çaylar mevcut. 42 NOLU TİREBOLU çayı varmış meğersem.

Ben kahveringi pakette yarımlık Hediyelik çaylardan


 ve özel imalat yvarlak teneke kutluarda satılan çaylardan da aldım gerçekten harika bu tenekedeki çaylar.Tavsiye ederim. Biraz pahalı ama olsun.


 Paket yaptırıp bagaja attım çayları ve oyalanmadan bir sonraki durağım olan UZUNGÖLE doğru yol almaya başladım. Hemen OF ilçesini geçince sola doğru saptım. Bu yol DERNEKPAZARI ve ÇAYKARA ilçelerinden geçerek Uzungöle ve BAYBURT a gidiyor.




Havada yavaş yavaş kararmaya başlamıştı bir an önce yaylaya ulaşmak istiyordum.

Neyse yaylaya vardım. Otele yerleşmeden bir kaç fotoğraf çekeyim dedim.



Baktım akşam pek sağlıklı fotoğraf çekemeyeceğim o zaman otelin yolunu tuttum.Arabayıda bizim otelin diğer tesisinin önüne parkettim.



 Otelin kapısında 2 araba İZMİR den gelmiş aile vardı. Koca yaylada bir türlü yatacak yer bulamamışlar her yer doluymuş. Bizim otelden olumsuz yanıt alıp arabaya devam ettiler. Hemen odama yerleştim SEZGİN OTEL . İdare eder bir otel hemen yanında alabalık havuzlarıda var.   

Bu civarda en çok tutulan İNAN KARDEŞLER otelmiş. Ama ondada oda ne gezer hep dolu hep dolu.

Akşam yine horonlu kemençeli eğlence vardı. Millet gene tepindi çoştu çoşturdu. Sonra dışarı çıktım millet çekirdek çitlelip yaylanın bi ucundan bi ucana yürüyüp duruyor bende yürüdüm. Ortam çok hareketli ayrıca bir sürü arap abi ve arap bacıda vardı. Ayrıca bisiklet kiralama hizmetleride var buralarda. İmkanlar geniş. Gece yarısını ettikten sonra odaya dönüp yattım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder